31 Ekim 2009 Cumartesi

serçe kaldırımda ıslanınca...

güzel ki sopsoğuk havada akşamın bir vakti, ıpıslak saçlarla, bedenle otobüse binmek. çünkü fazlaca yorulduktan sonra yatağın tadı daha bir başka. daha bir sıcak. daha bir sevimli.  evet bir şeyin değerini bilmek için onsuzluğu tadmak lazım falan. tabii belirli aralıklarla tekrarlanmalı zira insan denilen varlık unutkan, doyumsuz...
velhasıl güzel olanlar var. mesela o yorgun ayaklarla tek başına ayakta duran amcaya yer vermek güzel. bir bakıma yorgunluk unutturucu. üstelik yer verilen amcanın karşı koltukta oturan süper sevimli amca ile arkadaş olması, muhabbet kurması daha bir güzel. bir de arkandan 'çok yorgun göründüğü halde yer verdi. muhabbet bitmedi...' demeleri en güzeli.
bitmedi. o yağmurun altında küçük kedisini montunun içine sokarak kendi ıslanan insan da güzel. kedinin ıslanmaması da.


not1: bilmem nerde dil çıkartmak ayıpmış. o yüzden toplum içinde dil çıkartmayınız.
not2: metrobüsün kapıları çok çabuk kapanıyormuş dikkat ediniz.
not3: insanlara dik dik bakmayınız.
not4: 8765678 tane test çözmeniz gerekliyse son güne bırakmayın.
not5: edith piaf'dan kurtulabilmek için bir önerisi olan varsa ne mutlu ona.

2 yorum:

ka' dedi ki...

edith piaf kurtuluşu önerisi: therion!

eheh.

epigonion dedi ki...

therion sertçe öpülür. sarılabilirsin. ama edith piaf öyle değil ki... sarıldığın zaman kırılma ihtimali var. ya da öptüğün zaman incinme...