31 Mayıs 2009 Pazar

bal arısı

güvenle uyuyabildiğim kolları, okşadığım altın saçları özledim. o kokuyu içime çekmeyi, moda sahilinde uzanmayı, hayaller kurmayı, en çok mesajı almayı, her an düşünmeyi, düşünülmeyi, mutluluktan yazı yazamamayı, ders çalışmamayı, üzülmeyi, bağırmayı, vurmayı özledim. sigur ros'u, coelho'yu, kıskançlığı bile özledim. en çok ta çocukça tavırları. en çocukça, sıkılmadan, kasılmadan. bir konu hakkında konuşma zorunluluğumuz olmayan zamanları özledim. ben kıskanmayı çok özledim. ilk defa yalan söylediğim, ilk göz yaşımı döktüğüm günü. ilk öptüğüm...

beni sabah görmeye gelmiyecek misin?
ya da gece yarısı?
ışığa dönüştüğünü görmek istiyorum.

geceleri tüm ışıkları açıyorum
umutsuz, yardımsız duygular...

nerde yatıyorsun?
nerede yatırılıyorsun?
döneceğim.

bekle,
benimle kal bu sabah
bal arısı...

3 yorum:

ebcim dedi ki...

gelsede ona eskisi gibi bakamayacağını bile bile beklemek..?
bakabilirmisin?

epigonion dedi ki...

bakamam...

dedim ya bal arısı. ne de olsa onun da iğnesi var.

ka' dedi ki...

zihninde varmış o.
meğer ordaymış izleri.
o izleri sev şimdi ve koy hep yerlerine. "onlar var." diye diye yürünücek bir sürü yol. bir sürü şarkılı yol.
bir sürü iz.
izli sen.