kadıköy ve modanın her bir köşesi bir güzel gezildi. masa tenisi oynandı ve bilardo oynanmaya çalışıp güzel insancıklar delirtildi. üzüldüm aslında ben onlara yeni öğrenmeyi deniyorum o güzel insancıklarda ' tamam hadi bunuda sen at' diyip duruyorlar. kıyamıyolarda amaaaa ama ben çok hevesle istemiştim oynamak:( belki de başarabilirim birgün. o güzel insanlardan biriyle - ki ben ona my life diyorum- şımarık şımarık masa tenisi oynadık. bale, masa tenisi, artistik cimnastik hareketlerimizlede göz kamaştırıyorduk. sonra rüzgar çıktı, hava karardı, aybaba gözüktü , kurtinsanlar türemeye başladılar. ardından biberr in önünden inerken garip bişey oldu. kısa sürdü ama bitti hemen. neyse önemi yok sanırım. yada olmamalı. evet yok.... 10 saniyede 3 adet ana cadde kaktüscüğümle elele kolkola şarkılar söylenerek geçildi(laylaylomm) sonra dolmuşa binildi ve derin bir doom haline gömülündü. garip dimi güzel bi günün ardından... ardından evde gözlüklü adamın epigonion özel yemeği yanında salata ve yanında pilav yapmış olduğu görülünce mutlu olundu ama o lanet olası tamirat zamazingosu bitmediği için derin bir dağınıklık ve bıkkınlık hali evin her köşesine işlemiş, yaşlanmış umutsuz bir dedecik gibi somurtuyorudu biraz kızgınca. neyse deriiiiiiin bir uyku haline bürünüldü fakat uyumucam da uyumucam gibi israrlı bir ruh hali çıktı ve iç çatışmalar başladı. ona karşılık ilham perisi geldi ve 'uyuma yazıcakların var' dedi ve şunları yazmama vesile oldu. kaktüs*üm , bart*ım.. . onlar güzel insanlar.. onlar benim birtanecikerim... onlar bir arkadaşın nasıl olduğunu gösteren kişiler... onlar cesur insanlar... onlar..... onla....onl...on....o..... onları çok seviyorum ben.. ama bilardo oynamaya devam edicem üzgünüm:D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder